25 Nisan 2017 Salı

Kutsal Şarap Sabahları

Saçlarının boyun girintine döküldüğü yerde kilitleniyorum sana,
Çünkü saçların nisan yağmurları,
Saçların şubat pazarları.
Saçlarının parmak uçlarımdan kayışı diye bir şey var 
Ve bunu yalnızca siyah şarap sabahları biliyor.
Sabah kahvelerime dönüyorsun sonra
Sabah kahveleri ve şubat pazarları...
Aklımı fethetmeye yeminli şiirlere tutsaksın
Çünkü ben "bir adamın şarap içişi" dediğimde kimse anlamıyor.
Bir adamın şarap içişi...
Onun şarap içişi...
Şarabın kendini içmesi gibi,
Şarabı şarapla mayalamak gibi...
Ben onun şarap içişi dediğimde kimse anlamıyor
Çünkü kelimelerin kaldıramayacağı bir kutsallıktan bahsediyoruz.
Ve o kutsallık 
-tıpkı kutsal olan diğer her şey gibi-
Beni teğet geçiyor.
Bense ucuz şaraplara vuruyorum kendimi,
Ucuz şaraplara ve sahte orgazmlara;
Tıpkı babası tarafından istenmeyen diğer her kız çocuğu gibi...
Ve her kadeh dudaklarının simülasyonu,
Köprü altlarında ufalanan vasat halüsinasyonlar gibi...
Yine de boğulmak istedim adi halüsinojenlerde,
Ve erimek kasıklarında
Bir kaşığın ucunda sıvılaşır gibi.
Çünkü karışmak istedim kanına,
Dağıl istedim kasıklarımda.
Ama kutsalsın sen,
Ve hala kasıklarımdaki sancılı yara...








3 yorum: